GENEL

Yarım Ekmek Kokoreç

(Süleymaniye Notları)
Mevsim sonbahar,hava soğuk ve yağmur yağıyordu İstanbul’a.
Üstümde,Gergerli terzi Şehmus’un diktiği çiçek desenli gömlek
Ayağımda, Bakkal ömer şişko’dan Aldığım ziletepe lastik ayakkabı
Mahmutpaşa’dan Sultanahmet’e giderken
Zahide Han’ın kapısında, Kahve rengi koli kağıdına berbat bir el yazısıyla yazılmış
Bir iş ilanına takılıyor gözlerim.
“Bayan Manto’da Çalışacak Vasıfsız elaman aranıyor”
Hızlı adımlarla bir nefeste çıkıyorum Üçüncü kat’a.
Konfeksiyon dediysem, üç dört makineli bir atölye.
Getir Götür İşleri, Bakkaldan sigara, Çayocağı’ndan kahve getir
Akşam bir de dükkanı süpürdün mü işlem tamamdır.
Adı üstünde vasıfsız elaman,Diğer adıyla Çırak.
Bu günkü gibi, SSK, Servis Yemek artı maaş yok.
Hafta sonu Patron ne verirse, Allah bin bereket versin.

Kastamonu’lu Türkan Abla bazen zor şiparişler Vermese,
her şey daha güzel olacak. Mesella bir gün oğlen yemeği için
Yarım ekmek kokoreç istedi,
Daha merdivenlerde inerken aklımdan düştü “Yarım ekmek kokoreç”.
Mahmut paşa Camiinden,İstanbul lisesine, Gittim geldim Şener Şen gibi.
O yana döndüm olmadı, Bu yana döndüm olmadı,
Bir kez gitti ya, Bir daha aklıma gelmedi “yarım ekmek kokoreç”
Sonra çıktım yukarı, mahcubiyet örtülü bir ses tonuyla;
” Abla O istediğin şey hiç bir yerde yok”Dedim
Soru almayım diye, hemen akabinde,
Lehmecun getirsem olmaz mı? Dedim.
Türkan Abla; Her zamanki gülümseyen yüzüyle;
“Hadi git getir, Lahmacun olsun ince Cumali” Dedi.
Dedim ya Üstümde Gergerli terzi Şehmus’un diktiği Çiçek desenli gömlek,
Ayağımda Bakkal Ömer Şişko’dan aldığım ziletepe lastik Ayakkabı,
Şehrin görüntüsünü bozuyoruz biliyorum, Ama yapacak bir şey yok
Gurbet hali, Yokluk yoksuluk, Neylersin…
İçimden,”Bir iki ay idare et ey İstanbul.
Kimseyi mahcup etmedim, Seni de etmem göreceksin bak”Diyorum.

Ülkenin Çalkantılı yılları özel sektörün önü kapalı
Liberal ekonominin “L”si yok
Çoğu ürünü devlet fabrikaları üretiyor
Övünmek gibi olmasın, köyden daha dün gelmişim
Kokoreç meselesini saymasak, Hayınlık semtime uğramamış daha.
Üstelik çocuk yaş’ımın Ötesinde çok saygılıyım. Allah’ın izni, Pötürgeli Bedri ustanın yardımıyla
İki ay sonra Düz Makina da Astar Dikmeye başladığım gün,Cağaloğluna sığmıyorum artık
Bab-ı Ali’den, Sirkeci’ye inerken. Uzaya çıkmış astronot
Havasında yürürken Sarayburnunda,Denizin öbür kıyısındaki Üsküdar’ın beni kıskandığını sanıyorum.
Yıllar çok çabuk geçti Abuzer
Yoksulluk bitince, Her şey düzelecek sandım
Meğer “mutluluğu” en çok Zenginlik öldürüyor.
Velhasıl Anladım ki; Hayat’ı güzelleştiren mevki makam ev bark değil,
İnsan Yüreğindeki o bakir boşluğu dolduran küçük hayal ve heyecanlardır.
Hadi utanmayın! Siz de anlatın.Biliyorum sizin de böyle küçük hayal
Ve heyecanlı hikayeleriniz vardır. İyi geceler efendim.

C Balıkçıoğlu.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu